Bloğumuzda Arama Yapabilirsiniz

2 Nisan 2012 Pazartesi

Saat 06:50 evimin camından sizler için karın resmini çektim. Tarih ise 2 Nisan 2012 bahar gelmicek bu gidişle ama sıcak havaları özledim ben :(


31 Mart 2012 Cumartesi


Günaydın.
Bu sabah facebook'u açtım ve sayfamızın Zaman Tüneline geçtiğini gördüm. Şaşırdım gerçi kaç gündür sayfanın üst kısmında 31 Mart son gün yazıyordu.



Zaman tüneli hem hoşuma gitti hem gitmedi aslını sölemek gerekirse biraz karşık gibi ama buna da alışıcaz artık :)
Hoşuma giden yonu ise sayfayı beğenen kişileri duvarda paylaştıkları yazılar tek bir başlık altında toplanmış. Duvarda bir sürü yazı olmıcak bu sevindirici birşey.

Facebook sayfamızın linki: https://www.facebook.com/AnneyizSusluyuz#!/AnneyizSusluyuz

28 Mart 2012 Çarşamba

Akşam Öyle Bir Geçer Zaman Ki'yi izliyordum. Reklam arasında canım sıkıldı ve dün tarifini okuduğum Portakallı Keki yapmaya karar verdim. Hemen mutfağa gidip malzemelerimi hazırladım. Sizler için de resmini çektim ben tattım güzel olmuştu. Bu akşamda kızım tadıcak :)




Portakallı Kek Tarifi:

1 adet yumurta
1 çay bardağı süt
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı toz şeker
1 adet portakalın suyu ve kabuğunun rendesi
1 paket kabartma tozu
1,5 - 2 bardak un

Bir kabın içinde yumurta ve toz şekerini 7 dk. kadar çırpın. Süt, sıvıyağ, portakalın suyu ve kabuğunun rendesini ilave edip 3-4 kez karıştırın. Un ve kabartma tozunu ilave edin. Kalıbın kenarlarını yağlayın. Kalıba boşaltın. Önceden ısıttığınız fırında 20 dk. pişirin. Kek kalıbına göre bu süre değişebilir.

Afiyet olsun...
Ve ALLAH anneyi yarattı. Yaratırken kimi zaaflarını yok etti, kimi zaaflarını yeniden var etti.Kadına ummadığı güçler, ummadığı hisler bahşetti. Kimi anne var olurken, kimi kadınlar annelikle yok oldu gitti. Bazısı da annelikle kadın olmayı fevkalade bir araya getirdi.
Uykusuzluğa karşı direnç verdi anneye. Günlerce, haftalarca uykusuz kalıp , bebeğinin var olması için dişini tırnağına taktı kadın. Güçlü kollar, güçlü eller verdi. Yıllar boyunca bebeğini kucağında taşıyabilsin, en lezzetli meyve pürelerini yapabilsin diye. Güzel, bakımlı tırnaklarını aldı. Onun yerine kısacık, süper hijyen tırnaklar verdi. Bebeğini zararsız büyütebilsin diye.
Moda dergilerini, sivri topuklularını aldı.Onun yerine; araştırma gücü, bilgelik verdi. Hangi sebzede kaç mg vitamin var, hangi kitap onun gelişimine yardımcı olur diye. Parlak, şık çantalarını aldı.Kocaman, leke tutmayan çantalar verdi. Çünkü çocuğun ne kadar küçükse , çantada o kadar büyük olmalıdır aslında.
Akşam gezmelerini aldı, onun yerine oyuncaklı, palyaçolu restoranlar verdi Bebek eğlendikçe O da eğlensin diye. Yarını planlama becerisinin yerini önümüzdeki 20 yılı planlama becerisi aldı. Gelecek için daha da endişelenmesin diye.
Magazin programlarının, dizilerin yerine cicişli bicişli çizgi film kanalları aldı. Bebek güldükçe, anne de gülebilsin diye. Umursama duygusu bahşedildi kadına. Kendinden başka bir varlığa daha fazla hatta çok daha fazla değer versin diye.
Karşılıksız sevgi konuldu kadının kalbine. Defalarca minik bebeğince kırılacağını bile bile, bir ömür boyu onu hiç bir şey beklemeden sevme lütfuna erişti kadın. İşte bu lütuf dünyadaki tüm zevklerden üstün kılındı o anda...

28 Kasım 2011 Pazartesi

Müzik dinlemek hafızanın güçlü kalmasına yardımcı olur, eski şarkıların eski anıları nasıl canlandırdığınıunutmayın.

3 Kasım 2011 Perşembe

Yirmi yıldır aşkın yolu üzerindeyim
 Ve hala yol meçhul
 Bir kez katil
 Çoğu kez maktul oldum
 Yirmi yıl...

 Ey aşkın kitabı hala birinci sayfadayım...

12 Ekim 2011 Çarşamba

FARKINA VARMAK İÇİN

Bazen Biraz Uzaklaşmalı

Aslında kişilerin hayatları değil, hayatın kişilikleri vardır. İnsan aslında sadece saf bir farkındalıktır. İnsan ne yaşarsa yaşasın farkında ise vardır, değilse yoktur. Yaşam nefes alıp vermekten ibaret bir hale dönüşünce yaşamak da yok olur, yalnızlaşır, sığlaşır.

İnsan tam bir farkındalıkla, en basit uğraşları içinde bile kendisinin ve eylemlerinin içeriğini dönüştürür. Ve bu içerik dönüşümü benliğin gizemlerini ortaya çıkarır. Yürüyen yok olup yürümek kaldığında, yüzen yok olup yüzme kaldığında, aşığın yok olup aşkın kaldığında Yaradılış’ın tüm güzelliği seninle olacaktır.
Bilim kanıtladı ki; 5 duyumuz ve bilinç halimizle ile olan bitenin sadece %8’ini alabiliyoruz. Bunun dışındaki % 92’ye ne oluyor? Çekirdek inanç ve korkularla bağdaşanları bilinçaltı alıp “zan”ları yaratıyor ve kalanı uçup gidiyor. İşte bu nedenle hayatın kişilikleri vardır. Yaşamın tek bir kriteri vardır ki, tartışılmaz bir şekilde bu yaşama ait kişinin ta kendisidir, FARKINDALIK’tır.
Farkındalık için bazen biraz uzaklaşman gerekebilir. Kendinden, çevrenden, duygularından, zihninden… Hepsinden ya da bir kısmından uzaklaşman gerekebilir. Bazen içinde iken görmek zorlaşır. Alışkanlıklar vardır, alışkanlık olduğunu bile fark etmediğimiz. Alışkanlıklar gözümüzü, kulağımızı bağlar. Dışına çıkmadan gerçeği görmek zorlaşır.
Bugün gerçeğin farkına varma günü. Kendin için kendinle kalma ve değerlendirme günü. alışkanlıklarının farkına vararak zincirlerden kurtulmak için sana gelen bugünü değerlendirmen dileğimle…
“Düşündüklerimiz ve yaptıklarımızın kapsamı, farkına varamadıklarımızla sınırlanır. Farkına varamadığımız şeyin farkına varamadığımız için de değişmek için yapabileceğimiz pek bir şey yoktur; ta ki farkına varamamanın düşüncelerimiz ve eylemlerimizi nasıl biçimlendirdiğinin farkına varana kadar.”

Yurdagül Kılıçsaymaz